Birkaç hafta önce Londra’daydık. Londra’da az rastlanan güzel havaların varlığını fırsat bilip yolumuzu sık sık parklardan geçirdik. Şehir merkezindeki birbirinden güzel büyük parkları gezmek dışında bu kez, gözlerden uzak, olabildiğince sakin, sessiz ve gizlenmiş bahçeleri keşfedip, oralarda vakit geçirmeyi tercih ettik. Kimi zaman hiç karşılaşmayı ummayacağınız kalabalık bir caddenin hemen altında, kimi zaman dikkatle arayıp bulmanız gereken daracık bir geçitin sonunda, kimi zaman da hep gittiğiniz bir semtin kalabalıklarının gittiği yönün tam tersinde… Ama hepsi sizi hayretler içinde bırakacak kadar güzel ve etkileyici. Londra’nın gizli bahçelerine çoğu zaman eski bir yapı ev sahipliği yapıyor. Bu yapı bazen bir kilise bazen de eski bir evin ihtişamlı zamanlarından kalma pergolası olabiliyor. İşte buralarda mimarinin ve doğanın birbiriyle olan zarif uyumuna şahit oluyorsunuz. İkisi de mütevazi, ikisi de kendinden emin ve dengeli…
Onlara gizli bahçeler diyoruz, çünkü sadece aranarak bulunabilir, sadece onları merak edenle paylaşırlar güzelliklerini. İşte o güzelliklerden birkaç kare…
Yorum Yok