Piculet’in fotoğraf temalı yeni koleksiyonlarından Florence‘a göz attınız mı? Piculetstore‘da tüm detaylarını inceleyebileceğiniz Florence koleksiyonu Roma ve Floransa seyahatlerimizde çektiğimiz fotoğraflardan oluşuyor. Saten zemine bastığımız bu göz alıcı fotoğraflar modern ve minimal mekanlarda çarpıcı bir şıklık yaratmak için birebir. Üstelik bu koleksiyonu Piculet’in düz kadife yastıklarıyla kombinleyebilir, fotoğraf etkisini daha da güçlendirebilirsiniz.
SEYAHAT
Geçtiğimiz haftalarda Londra’ya yaptığımız geziden size bahsetmiştik. Seyahatimiz sırasında Londra’ya birkaç saat uzaklıktaki Bath şehrine de günübirlik bir gezi yaptık.
Bath, isminden de anlaşılacağı gibi kaplıcalarıyla ünlü bir şehir. İlk olarak Romalılar tarafından bir kaplıca bölgesi olarak kurulmuş, 16.yy’da I.Elizabeth tarafından da şehir statüsüne kavuşmuş. Bath, altın çağını 18.yy’da özellikle aristokrat ailelerin yazın kaldığı bir kaplıca şehri olarak yaşamış. Bath’ın yerel taşı kullanılarak yapılmış hemen hemen tüm binalar bu dönemin etkisini taşıyor. Roma döneminden kalan kaplıcaları ve 18.yy. ihtişamını birlikte görebileğiniz bu zarif şehir, 1987’den beri Unesco Dünya Mirasları listesinde bulunuyor.
Biz özellikle şehir merkezinde bulunan tarihi Roma kaplıcası, Roman Baths‘ta çektiğimiz kareleri paylaşmak istiyoruz. Doğal sarı renkteki eskimiş taşları ile kaplıca suyunun yeşilliği birbiriyle o kadar uyum içinde ki, bu manzara karşısında oturup uzun uzun dinlenmekten kendimizi alamadık.
Dekorasyonda klasik kumaşları tercih edenlerin yakından takip ettiği Persan Tarabya koleksiyonları zengin çeşitliliği ile hayranlık uyandırmaya devam ediyor.
Tarabya koleksiyonlarındaki birbirinden şık ve özel kumaşların çoğu hem perdelik hem de döşemelik olarak kullanılmaya uygun tasarlandığı için bu anlamda da büyük avantaj sağlıyor.
Evinizde klasik tarzda mobilyaları ve kumaşları kullanmayı seviyorsanız Tarabya koleksiyonları’nı mutlaka incelemelisiniz. Desen, renk ve dokumada çok geniş seçenekler sunan Tarabya tüm ihtişamıyla Persan mağazalarında sizi bekliyor…
Birkaç hafta önce Londra’daydık. Londra’da az rastlanan güzel havaların varlığını fırsat bilip yolumuzu sık sık parklardan geçirdik. Şehir merkezindeki birbirinden güzel büyük parkları gezmek dışında bu kez, gözlerden uzak, olabildiğince sakin, sessiz ve gizlenmiş bahçeleri keşfedip, oralarda vakit geçirmeyi tercih ettik. Kimi zaman hiç karşılaşmayı ummayacağınız kalabalık bir caddenin hemen altında, kimi zaman dikkatle arayıp bulmanız gereken daracık bir geçitin sonunda, kimi zaman da hep gittiğiniz bir semtin kalabalıklarının gittiği yönün tam tersinde… Ama hepsi sizi hayretler içinde bırakacak kadar güzel ve etkileyici. Londra’nın gizli bahçelerine çoğu zaman eski bir yapı ev sahipliği yapıyor. Bu yapı bazen bir kilise bazen de eski bir evin ihtişamlı zamanlarından kalma pergolası olabiliyor. İşte buralarda mimarinin ve doğanın birbiriyle olan zarif uyumuna şahit oluyorsunuz. İkisi de mütevazi, ikisi de kendinden emin ve dengeli…
Onlara gizli bahçeler diyoruz, çünkü sadece aranarak bulunabilir, sadece onları merak edenle paylaşırlar güzelliklerini. İşte o güzelliklerden birkaç kare…
Arşivdeki fotoğrafları karıştırırken Londra seyahatimiz sırasında Hyde Park’ta çektiğimiz bu fotoğraflara takıldı gözlerimiz. Haftanın tüm yorgunluğu üzerimizdeyken bu huzur dolu karelere bakmak hepimize çok iyi geldi. Biz, havalar iyice soğumadan bu hafta sonunu dışarıda, doğayla baş başa geçirmeye karar verdik. Hafta sonu için henüz plan yapmadıysanız fotoğraflara bir göz atın, doğada vakit geçirme fikri size de cazip gelecek…
Biraz nostaljik, biraz romantik, biraz klasik… Bahçelerin kraliçesi, çiçeklerin divası, en güzel parfümlerin büyülü notası…
Milattan 500 yıl önce Çinliler tarafından ilk kez kültüre alınan güller, 19. yüzyılda İngilizler ve Fransızlar tarafından bahçe dekorasyonunda yoğun olarak kullanılmaya başlandı.
Dikildiği yıldan itibaren hızlıca çiçeklenebilme özelliğine sahip güller, bahçe dekorasyonunun vazgeçilmezidir. Asaleti ve etkileyici kokusu ile büyüleyicidir.
Bazen gruplar halinde bahçedeki keyifli yürüyüşlerimize eşlik edebilirler. Bazen de altında oturmanın huzur verdiği kemerler sarabilirler. Üzerine kitaplar yazılacak kadar çok türü olan güller, mükemmel renkleri ve biçimleri ile süsledikleri eşsiz bahçeler yaratabilirler… İçinde kaybolmak istersiniz…
Her Londra seyahatimizde bizi büyüleyen gül bahçelerinden bu kez de alamadık kendimizi. Doğal ve naif formları ile İngiliz gülleri bu şehrin ve tabiki bizim de vazgeçilmezimiz.