2011 yapımı My week with Marilyn [Marilyn ile bir hafta] , Marilyn Monroe’nun 1956’da Londra’ya The Prince and the Showgirl‘ün çekimleri için gelişini ve genç sinema öğrencisi Colin Clark’ın gözünden Londra’da geçirdiği bir haftayı konu alıyor. Marilyn’in kendine güvensizliği, bitmek tükenmek bilmeyen istekleri ve sete geç kalışları filmin yönetmeni Laurence Olivier’in tahammül sınırlarını zorlarken, asistanı Colin Marilyn’e destek olur ve çekimler süresince, Londra’daki her adımında ona eşlik eder. O dönemdeki eşi olan Arthur Miller’ın Londra’dan ayrılmasıyla Marilyn ve Colin arasında oluşan yakınlaşma, Marilyn’in değişken ruh hali sebebiyle kısa sürecektir.
Piculet‘in beğenilen koleksiyonlarından Kuaför, ismine ilham veren farklı saç modelleriyle dikkat çeken kızların süslediği yastık ile öne çıkıyor. Kuaför koleksiyonu keten üzerine dijital baskılı 3 farklı desenden oluşuyor. Evinizde spor ve naturel dokulu kumaşlar tercih ediyorsanız bu koleksiyon kanepelerinize neşe katacaktır. Ayrıca genç kız odaları için de harika bir seçenek…
Finch İngiltere’nin Yorkshire bölgesinde yaşayan bir tasarımcı. Daha önce birçok farklı alanda tasarım yapan Finch, sonunda kendisini çok severek yaptığı bir iş olan dikiş dikerken bulmuş. İşine verdiği ‘Mister Finch’ ismiyle de, tek başına çalışan ve dikiş diken bir adam olduğunun altını çizmek istemiş.
Finch‘in kullandığı malzemeler iplik, kumaş ve kağıttan ibaret… Dikerek birleştirdiği bu malzemelerle oluşturduğu masalsı minik yaratıklar ise kesinlikle büyüleyici.
Zil, şal ve gül… Yahya Kemal Beyatlı, Endüslüs’te Raks isimli şiirinde flamenkoyu bu üç kelime ile anlatmıştı. Kompleks ve yoğun bir kültürel geleneğe sahip flamenko, Piculet‘in saten yastıklardan oluşan bu koleksiyonuna ilham verdi. Flamenko Koleksiyonu‘ndaki saten, baskı desenli yastıkları, ipek el yapımı güllerin kullanıldığı bu romantik yastık tamamlıyor.